6 Haziran 2008 Cuma

Amcam Hamlet romanıyla ilgili tanıtım yazısı


İldeniz Kurtulan "Amcam Hamlet"i anlattı

Everest, güncel Türkçe edebiyata renk katacak bir ilk roman sunuyor: "Amcam Hamlet." Roman, tarihsel fonunu sade bir kurguyla bir tuvale işlercesine gelişirken, gerçek olayların çarpıcı ve trajik sonuçlanmalarıyla kendiliğinden fantastik boyutlar ortaya çıkarıyor. Yılların çevirmeni ve çocuk öyküleri yazarı Doktor İldeniz Kurtulan'ın başarısı bu dengeyi yaratıp, korumasında.
"Amcam Hamlet," Avrupa’nın kaynaşmasının bitmediği bir yüz yıla yakın dönemde bu kaynaşmanın Avrupa cephesini anlatıyor: Bağımsızlık hareketleri, milliyetçilik, Bolşevizm...
Azerbaycan Musavat (Eşitlik) Partisi'nin kurucuları ve ideologlarını tanırken, ortasında 1917 Ekim Devrimi'nin yer aldığı 1950'lere kadar uzanan bir süreci, kişisel tarih içinde büyük çelişkileri ve hesaplaşmaları izleyeceksiniz.

İlk romanların özyaşamöyküsel özellikler taşıması sık rastlanılan bir şeydir. "Amcam Hamlet" bu bakımdan nasıl değerlendirilmeli sizce?
Doğrudur, ben de "Amcam Hamlet"e roman dedim ama aslında anı roman demeliydim. Üç kuşağın kimi ilginç serüvenlerini, dönemin önemli olaylarının fonu üzerinde anlatır. Eski kuşakları anlatırken gerek o insanların kendi notlarından, dönemin yayınlarından, gerekse yakınlarının onlar üzerine yazdıklarından yararlandım. Sonraki kuşağın da içindeydim. Roman konusunu devinimli bulduğumdan kurguya pek gerek kalmadı, tümüyle gerçek olaylara dayandım. Yer adları, kişi adları gerçektir, adlarını belgelerde bulamadığım kimilerinden başka. Bu adları bulunmayanlar kendileriyle birlikte kimi hayali serüvenler getirmiş olabilirler romana... O kadar da olur herhalde.


Bu romanı yazmaya ne zaman başladınız? Yazma kararını nasıl aldınız? Yazma süreci ne kadar sürdü?
Beş yıl kadar önce, kızım Güneş'in dürtüsüyle karar verdim ve zaman yitirmeden başladım. Baku'ye birçok kez sırf roman için gittim.
"Amcam Hamlet" neredeyse bir yüzyıl süren bir dönemin, 1873'ten 1950'lere kadarki anlatısı. Aynı zamanda o tarihi süreçte, romanın geçtiği yerlerde dünyayı sarsan dönüşümler oldu. Romanın tarihsellik boyutuyla ilgili neler söyleyeceksiniz?
Bu beş yıl içinde başka hiçbir şey yapmadım diyemem, ama daha fazla onunla uğraştım. İlginçtir, Çarlık döneminde sözü geçen halkın kimliği yoktu, üstünde yaşadığı toprağın da adı. Ruslar, Transkafkasya Tatarları derlerdi, kendileri de sadece Müslüman. 1905 Küçük Devrimi, kimlik arayışının yolunu açtı ve 1918'de kurulan ulusal cumhuriyet de bu Küçük Devrim'in gerçek bir sonucudur.

1920. Sovyetleştirilen Bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti'nin bir subayı, aynı zamanda devlet ve hükümette söz sahibi Müsavat Partisi gizli kurumunun faal bir üyesi, uzun hapislik yıllarından sonra tam yaşamından umut kesilmişken, bir rastlantı sonucu İran'a sürülür. Bu cumhuriyetin Sovyetleştirilmesinde büyük payı olan bir Azeri Bolşevik'in kızına sevdalanır. Ve evlenirler..
Bu sevdadan ben doğdum, 1932 yılında İran'da. Babamın sıkı Azeri Türk ulusalcı ilkeleriyle yetiştirildim. Kendisi politik çalışmalarını sürdürdü. II. Dünya Savaşı başlayınca Azerbaycan'daki amcalarım çoluk çocuğuyla birlikte Sibirya'ya sürüldüler. İki amcam soğukta donarak öldü. "Ya İran'daki kardeşiniz kalkıp buraya gelirse ne olur? Bizim için
bir tehlike oluşturur!" savıyla sürülmüşlerdi. O sıralarda İran, Müttefik orduları tarafından işgal edildi. Babamı önce İngilizler tutukladı, bir buçuk yıl tutup, serbest bıraktılar. Ardından Ruslar tutukladılar ve yine tam yaşamından umut kesilmişken, yine bir rastlantı sonucu kurtuldu. Savaşın bitimiyle de serbest kaldı.
Her Azeri'nin gönlünde bir Türkiye cennetine ulaşma emeli yatar. Aynı tutku bizi de toplayıp buraya getirecekti. Önce ben geldim, liseyi yeni bitirmiştim. Ressam ve yontucu olmak istiyordum, anam doktor ol dedi, doktor oldum. Azerbaycan Kurtuluş Hareketi içinde yaşadım. Ankara'da yayınlanan "Azerbaycan" dergisinde yıllar boyu yazdığım yazılar tanığımdır. Yazmam için çok okumam gerekiyordu, çok okuyunca sosyalizmi yeğledim.
Bu arada Tahran'da olan babamı KGB ajanları kaçırmak istediler, uzun köşe kapmacalardan sonra babam ve tüm ailemiz gelip Türkiye'ye yerleşti.


Peki, Hamlet olan amcamın yeri neresi burada? Onun yeri romanda.
.....
Romandan kahramanlar:
Tagi BabazadeYazarın amcası. Aktör.
Esadullah Ahundov Çekirdekten kuyumcu.Baku'de Bolşevik Partisi'nin ilk üyesi.
Mehmet Emin Resulzade Gazeteci. Musavat Partisi Başkanı.
Koba (Stalin)
Mirza Bala Musavat Partisi liderlerinden.
Aytek Kunduk Dağıstanlı militan.
Koba piposunu kurcalayarak yanık tütünü küllüğe boşalttı. Dik dik muhatabının gözlerinin içine baktı, sözünü bıraktığı yerden sürdürdü, "Bu yüzden biz ihtilal konusunda yalnız proletaryanın içtenliğine inanıyoruz!"
diye kesti attı.
Mehmed Emin Resulzade ve arkadaşı Abbasgulu Kazımzade, Çarlığa karşı omuz verdikleri fraksiyonlarla nereye dek birlikte yürüyüp nereden sonra ayrılacaklarını apaçık biliyorlardı.
Baraka sahibi işçi bir şişe yıllanmış Gürcü şarabı getirdi, Koba'nın önüne koydu. Koba'nın gözleri güldü, önce, "Ama arkadaşlarımız Müslüman" dedi. Sonra ekledi: "Olsun, belki bize katılırlar. Kadehimi onların sağlığına kaldırıyorum, bizim safta olmasalar da bizimle işbirliği içindeler!" Sonra işçiye döndü, "Sen de kaldır!"
Dört kadeh kalktı, hafiften birbirine dokunduruldu, dikildi. Ele alınan konu üzerine gereken fikir edinilmişti. Ayrılmadan önce Koba bu tür toplantılardan bir anısını dile getirdi;
"Adı gerekmez, bir grup üyeleriyle buluşuyor, tartışıyorduk. Aralarından birisini gözüm tutmamış olacak, arkadaşlarına kuşkumu anlatmışım. Ona güvenmediğimi. Sonraki görüşmelerde o adamı görmeyince,
merak edip sordum. "Siz güvenmediğinizi söylediniz, biz de temizledik! demezler mi?"
Koba'nın anısını ürpertiyle dinledi konuklar. Ne bileceklerdi, gün gelecek Koba’nın Stalin adını alarak ne çok insanı "temizlik" bahanesiyle canından edeceğini. (Amcam Hamlet)
Tagi Babazade

Azerbaycanlı güzel insan Doktor, Yazar İldeniz Kurtulan anısına

1994-95 yıllarında tanıdığım, Türkiye'de yaşayan Azerbaycanlılardan, Azerbaycanlılığıyla gurur duyan, kalbi her zaman Azerbaycan için döğünen, Azerbaycan Edebiyatının Türkiye'de tanınmasında büyük emeği olan, insanperver, gerçek hekim, yazar, İldeniz Kurtulan ağabeyimizin vefatını 27 Mayıs 2008 tarihinde öğrendim. O günden beri onun anısına, onu tanıtacak bir site oluşturmayı düşünüyordum.
Bu gün hazırlaya biliyorum ancak bu siteyi ( 6.6.2008)
İldeniz beyi, ilk defa Güney Azerbaycanlı çocuk hikayeleri yazarı, Semet Behrengi'nin eserlerini Türkiye Türkçesine çevirisiyle tanıdım. Semet Behrengi'yi Türkiye'de tanıtan bu büyük insanı tanımak istiyordum. o günlerde küçük bir araştırma yapınca, başka Azerbaycanlı yazarların da eserlerini Türkiye Türkçesine çevirdiğini gördüm.
1995-1996 yılları arasında, Azerbaycan Dostluk ve Kültür Derneğinin başkanlığını yaptığım dönemde, düzenlediğimiz bir toplantıda, Türkiye'de, Azerbaycan Kültürünün tanıtılmasına emeği geçen insanlara teşekkür belgeleri verecektik. Kimlere verelim diye düşünürken, ilk önce aklımıza İldeniz bey geldi. Telefonunu temin edip aradım. Toplantımızdan bahsettim. Kendisine teşekkür belgesi vermek istediğimizi söyledim. Novruz Bayramı nedeniyle yaptığımız ve Konak Grand Restorant'ta gerçekleşen gecemize İldeniz Bey geldi. Kendisine teşekkür belgesi verdik. Bu vesile ile de kendisiyle tanıştım.
2. defa'da, Bakı'da yapılan 1. Dünya Azerbaycanlılar Kurultayında karşılaştım kendisiyle.
Daha sonra görüşemedik. Her zaman aklımda olan dostumuzun telefonunu, bilgisayarımda meydana gelen bir arıza nedeniyle kaybettim. Yıllar sonra, geçen ay, İstanbul Tabip odasını, İldeniz beyin telefonunu öğrenmek için aradığımda, vefat ettiğini öğrendim.

Türkiye'de yaşayan ve Türk vatandaşı olan, Azerbaycan Türkleri içinde önemli bir yeri olan, İldeniz Kurtulan beyi tanımak, onun çevirilerini okumak, onu anmak, her Azerbaycanlının boynunun borcudur.

Onu, 10 yıla yakın basında çıkan haberlerden takip ettim. Basında yer alan haberlerin çoğu, onun Kasımpaşa'da yoksul insanları parasız tedavi ettiğiyle ilgiliydi.
İldeniz bey, hem yiğit bir Azerbaycan oğlu, hem yüreği insan sevgisiyle dolu bir hekim, hemde Farsça, Azerbaycan Türkçesi ve Türkiye Türkçe'sini çok iyi bilen bir yazardı.
Onun tercümelerini yaptığı, Semet Behrenginin çocuk klasiklerini, her Azerbaycanlı temin etmeli , okumalı ve çocuklarına okutturmalıdır.
Yine onun tercümesini yaptığı, Anar'ın, 5 katlı evin 6. katı, Elçin Efendiyev'in Mahmut ile Meryem adlı, Şuşa'ya Sis çöktü, adlı eserlerini bütün Türkiye Azerbaycanlıların okumasını tavsiye ediyorum.
Yine İldeniz beyin, kendi hayatını konu alan Amcam Hamlet adlı romanını hepimiz okumalıyız.

İldeniz beyin ne zaman vefat ettiğini öğrenemedim.
Doktor, Yazar, Azerbaycan oğlu, İldeniz Kurtulan beyin, önünde saygı ile eğiliyorum.

Av. Cemal MEHMETHANOĞLU


(internetten aldığım Dr İldeniz Kurtulan bey ile ilgili bir yazı)
1932'de Güney Azerbaycan'ın Enzeli kentinde doğdu. İstanbul Tıp Fakültesi'ni bitirdi ve Uzun yıllar İstanbul Kasımpaşa'da doktorluk yaptı. Farsça'dan ve Azerbaycan dilinden çok sayıda yapıtı Türkçe'ye aktaran İldeniz Kurtulan'ın çeviri yapıtları arasında Güney Azerbaycanlı Semed Behrengi'nin çocuk öykülerinin yanı sıra Anar'dan Ak Liman, Beş Katlı Binanın Altıncı Katı ve Seçilmiş Öyküleri ile Elçin'den Mahmud ve Meryem, Celil Memedguluzade'den Danabaş Köyünün Öyküsü ve Süleyman Rahimov'dan Aynalı da bulunmaktadır.



İldeniz beyin başka bir kitabıyla ilgili internette yer alan başka bir yazı.


Kurtalan'da Doktor Olmak
İldeniz KurtulanEverest Yayınları / Türkçe Edebiyat Dizisi

Doktorluğun kutsal bir haleyle sarıldığı, maddi gücü olmayan insanlara sağlık hizmeti götürmenin parayla ölçülmediği, bu yüzden sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesinin anlamlı bir çabaya dönüşebildiği günlerdi. Bu düşünceye gönül vermiş binlerce genç hekimdiler. Doğanın ve hayat şartlarının en elverişsiz koşullarında sıradan insanlara yardım elini uzatmaktan; onların çaresizliklerine ortak olmaktan; parasızlık, ilaçsızlık, cehalet gibi dertlerin yarattığı acılarını paylaşmaktan başka bir istekleri yoktu. Hepsi, idealleriyle hareket eden, coşkulu, özverili, gözünü budaktan sakınmayan, içleri insan ve ülke sevgisiyle dolu doktorlardı. Bunun için bazıları ciddi bedeller ödediler, ağır sıkıntılara katlandılar, ailelerinden ve çocuklarından ayrı yaşadılar, ama yılmadılar, bütün güçleriyle kendilerine biçilen rolü yerine getirmeye çabaladılar. Sonuç pek de başarılı olmadı, ama alınları açık, kalpleri temiz, vicdanları huzurlu insanlar oldular, çünkü halka çıkar gözetmeden hizmet etmenin yüce sayıldığı günlerdi... Okurların Amcam Hamlet romanıyla tanıdığı İldeniz Kurtulan, kırk yedi saatlik “Kurtalan Ekspresi” yolculuğunda girdiği zaman tünelinde, bize o günlerin ateşli, genç, delifişek insanlarını anlatıyor..